Reklam Alanı x Site Geneli
Kule Reklam
Kule Reklam -1
Menu
Reklam Alanı x Site Geneli

Sofraya bir tabak da telefonlar için…

Üsküdar Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, AI Labs ve Üsküdar Üniversitesi İnsan Odaklı İletişim Uygulama ve Araştırma Merkezi (İLİMER) tarafından düzenlenen 2.

Reklam Alanı
GİRİŞ: 03 Aralık 2025 - 17:40
GÜNCELLENME: 03 Aralık 2025 - 17:41
Sofraya bir tabak da telefonlar için…
Fotoğraf : BEYAZ
Reklam Alanı x Haber Detay
Haber Detay x Reklam Alanı

Üsküdar Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, AI Labs ve Üsküdar Üniversitesi İnsan Odaklı İletişim Uygulama ve Araştırma Merkezi (İLİMER) tarafından düzenlenen 2. Yeni Medya ve Aile Çalıştayı, Üsküdar Üniversitesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

Günümüzün en kritik konularından biri olan yeni medya teknolojilerinin aile üzerindeki dönüşümünü ele alan “2. Yeni Medya ve Aile Çalıştayı” yoğun katılımla başladı. Çalıştay, dijitalleşmenin iletişim biçimlerimizi ve en temel kurumumuz olan ailenin dinamiklerini nasıl etkilediğini bilimsel bir bakış açısıyla tartışmaya açtı.

Çalıştayın açılış konuşmalarını Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gül Esra Atalay, Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cüneyt Erenoğlu ve Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan yaptı.

Prof. Dr. Tarhan: “Şu anda Türkiye’deki aile kurumu engelli”

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, dünyada ve Türkiye’de aile kurumunun karşı karşıya olduğu risklere dikkat çekerek, dijital dönüşümün aileyi kültür aktarımında ikinci plana ittiğini vurguladı.

Konuşmasında 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü hatırlatan Prof. Dr. Tarhan, bugünün aile yapısına ilişkin düşüncelerle örtüştüğünü belirterek şöyle devam etti:

“3 Aralık Dünya Engelliler Günü… Nasıl kişiler engelli olabiliyorsa, kurumlar da engelli oluyor. Şu anda Türkiye’deki aile kurumu engelli. Dünyada da aile kurumu engelli hâle geldi.”

 

“Bir toplumun en güçlü yeri evin içi olmalı”

Ailenin bir toplum için taşıdığı temel öneme vurgu yapan Prof. Dr. Tarhan, aile yapısının zayıflamasının uzun vadede ülkelere ağır bedeller getireceğini söyledi ve “Bir toplumun en güçlü yeri neresi olmalı? Evin içi olmalı. Çünkü insan yetiştiren, kültür aktaran aile kurumudur.” diye devam etti.

Yeni bir medeniyet inşasına gidiyoruz

Dijital çağda kültürün artık aileden ziyade medya tarafından aktarıldığını ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Şu anda kültür aktarımını artık aile yapmıyor; yeni medya yapıyor. Dijital dönüşüm yapıyor. Bu bizi dünyada yeni bir medeniyet inşasına doğru götürüyor. Küresel olarak hepimiz bu sürecin içindeyiz.” diye konuştu.

Batı ülkelerinde tek ebeveynli ailelerin ve evlilik dışı doğumların artışına değinen Prof. Dr. Tarhan, Türkiye’nin de bu eğilimden etkilendiğini hatırlatarak uluslararası verileri şöyle paylaştı:

“Tek ebeveynli aileler Türkiye’de de artıyor. Evlilik dışı doğum oranı Türkiye’de yüzde 2,9. Ama Kuzey Avrupa ülkelerinde bu oran çok yüksek: Fransa’da yüzde 59, İsveç ve Norveç’te yüzde 56, İzlanda’da yüzde 69, Almanya’da yüzde 44. Bunlar evlilik dışı doğum oranları; yani aile ve evlilik karşıtı küresel bir eğilim var.”

Bu eğilimin özellikle çocuk ve ergen ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin sahada açıkça görüldüğünü belirten Prof. Dr. Tarhan, “Biz bunun sonuçlarını psikiyatrist olarak görüyoruz. Çocuk ruh sağlığı bozuklukları artıyor. Şiddet olaylarında, suç oranlarında, bağımlılıkta, intiharlarda artış var.”

“İntihar vakaları 2000 ile 2025 arasında yüzde 734 artmış”

Prof. Dr. Tarhan, küresel ölçekte intihar vakalarındaki dramatik artışa dikkat çekerek, “İntihar vakaları 2000 ile 2025 arasında yüzde 734 artmış. Yüzde 734! Bu çok büyük bir rakam. Bu artış nedeniyle Birleşmiş Milletler intiharı önleme projesi hazırladı.” ifadesinde de bulundu.

Aile kurumunu güçlendirmeye yönelik çalışmaların devam etmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, “Ailedeki dönüşüm özellikle dijital çağın getirdiği değişimle ortaya çıkıyor. Birincisi, iletişim biçimi değişti. Eskiden yüz yüze iletişim hâkimdi; şimdi camdan cama iletişim var. Candan cana değil, ekrandan ekrana… Bu iletişim biçimimizi de zaman yönetimimizi de değiştirdi.” şeklinde konuştu.

Dijital dünyanın hız baskısının hem yetişkinlerde hem gençlerde sabır, dikkat ve düşünme sürekliliğini zayıflattığını dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Ekranın hızına uyma çabası gençlerde sabrı azalttı, dikkati böldü. ‘Az konuş, hızlı konuş, bir dakikayı geçme’ baskısı var. Büyük bir hakikati kısa anlatmak zorlaştı ama zamanın şartları bunu dayatıyor” dedi.

Prof. Dr. Tarhan, dijital çağın ilişki dinamiklerini nitelik açısından erozyona uğrattığını belirterek, “İlişki sayısı arttı ama nitelik düştü. Derin ve anlamlı ilişkiler zayıfladı, dostluklar yüzeyselleşti. Bu da ilişki kalitesini ciddi şekilde düşürüyor.” diye konuştu.

Kıyaslama kültürü büyüdü; herkes kendini dijitalde gördükleriyle karşılaştırıyor

Dijital dönüşümün kişisel kimlik ve değerler üzerinde de güçlü etkiler oluşturduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, “Kimlikler ve değerler küresel olarak değişti. Gösteriş kültürü, beğeni kültürü öne çıktı. Değerlilik ölçüsü gibi sunulan şey, alınan beğeni sayısı oldu. Kıyaslama kültürü büyüdü; herkes kendini dijitalde gördükleriyle karşılaştırıyor. Çoğu sahte mutluluk, sahte eğlence, sahte gülüş… Ama insanlar bunları gerçek sanıyor.” şeklinde konuşmasını sürdürdü.

Dijital sadakatsizlik ve ailede mahremiyet aşınması

Aile içi ilişkilerde dijitalleşmenin oluşturduğu yeni kırılganlıklara da dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, “Dijital sadakatsizlik çok arttı. Bir yönüyle dijitalleşme bazı gerçekleri görünür kıldı; eskiden ‘yalancının mumu yatsıya kadar yanardı’, şimdi internete kadar yanıyor. Ama dijital sadakatsizlik aileyi ciddi şekilde etkiliyor. Ayrıca evin açık kapısı tabletler oldu. Anne baba ‘Çocuğum gözümün önünde’ sanıyor ama çocuğun dijital dünyaya sınırsız erişimi büyük risk oluşturuyor.” dedi.

Duygusal beyin alanlarının gelişimi zayıflıyor

Dijital çağın çocuk beyni üzerindeki etkilerini aktaran Prof. Dr. Tarhan, “Duygusal tonu olmayan dijital iletişim, sosyal ve fiziksel temasın yerini alınca sosyal becerilerle ilgili beyin alanları gelişmiyor. Duygusal beceriler zayıf kalıyor. Bunun klinik karşılığı otizmdir. Şu anda ‘öğrenilmiş otizm’ diye tanımlanan bir durum ortaya çıktı.” diye konuştu.

Prof. Dr. Tarhan, ekran kullanımında uluslararası sınırlamalara atıf yaparak, “Kuzey Avrupa’da 0–3 yaş arası ekran kesinlikle yasaklandı. Avustralya’da 16 yaşına kadar kısıtlama getirildi. Bizde de çocuk psikiyatrisinde ‘Haftada 21 saati geçmesin, günde 3 saat’ gibi uygulamalar var. Ekran maruziyeti nedeniyle kliniğe yatırılan çocuklarda artış görüyoruz” ifadesinde bulundu.

Dijital çağın bireyleri haz peşinde koşmaya yönelttiğini vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, “Dopamin odaklı yaşam felsefesi bu çağın en önemli özelliklerinden biri. Haz odaklılık artınca beyindeki dopamin yükseliyor, serotonin düşüyor. Serotonin anlam mutluluğuyla ilgili. Yani haz artıyor ama anlam azalıyor.” şeklinde konuştu.

Bireyselleşme ve bencilleşme çizgisi

Modern kültürün bireyselleşmeyi bencilleştirdiğine işaret eden Prof. Dr. Tarhan, “Bireyselleşme doğru ama bencilleşmeye dönüşmesi yanlış. ‘Bana haz veren iyidir, haz vermeyen kötüdür’ anlayışı ailede paylaşımı ve empatiyi azaltıyor. İnsan sadece kendi çıkarıyla yaşayan bir varlık değil. Ailenin, ülkenin, insanlığın çıkarıyla kendi çıkarı arasında denge kurmalı. Özgürlük-sorumluluk dengesi anlamın temelidir. Modern ülkelerde ‘Aile kutsal değil, birey kutsaldır’ anlayışı yaygınlaşıyor; bu da aile bağlarını zayıflatıyor.” diye konuştu.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çağın en büyük risklerinden birinin dış onaya bağlı öz saygı olduğunu belirterek, “Bugün öz saygı, kişinin iç değerleriyle değil, aldığı beğeni ve onayla ölçülüyor. Dış nedene bağlı öz saygı çok kolay yıkılır. Bu durum depresyonun en önemli sebeplerinden biri” ifadesinde bulundu.

“Yapay zekâyı yasaklamayı yasaklayalım”

Teknoloji ve dijitalleşmenin hayatın artık geri dönüşsüz bir parçası olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Endüstri devrimini kaçırdık ama yapay zekâ devrimini kaçırmamalıyız. Senatoda ‘Yapay zekâyı yasaklamayı yasaklayalım’ diye konuştuk. Çünkü doğru kullanılırsa muazzam faydalar üretir. Bizim yapmamız gereken, iyicil kullanımı araştırmak ve geliştirmek.” dedi.

Sofraya bir tabak da telefonlar için…

Prof. Dr. Tarhan, dijitalleşmenin aile içi ilişkilere zarar veren yönlerine dikkat çekerek, çözüm önerilerini de anlattı.

Yemek esnasında telefonların tamamen kaldırılmasını öneren Prof. Dr. Tarhan, bazı ailelerde “telefonların toplandığı tabak” uygulamasının bile ortaya çıktığını aktardı. Yaşa göre ekran kuralının zorunlu hale getirilmesi gerektiğini, bu konuda devletin de düzenleme çalışmalarını hızlandırdığını söyleyen Prof. Dr. Tarhan, aile içinde haftada belirli zamanların “dijital detoks” olarak ayrılmasının önemine vurgu yaptı.

Prof. Dr. Tarhan, “Aile günü, anne günü, baba günü gibi uygulamalarla çocuklar dijitalden kısa süreli de olsa ayrılabilir. Böylece dijitalleşmenin toksik etkileri azaltılır, olumlu etkilerinden de yararlanmaya devam edilir.” şeklinde konuştu.

Karamsarlığa gerek olmadığını belirten Prof. Dr. Tarhan, teknolojinin insanı zayıflatan değil, doğru kullanıldığında güçlendiren bir araç olduğunun altını çizdi.

Prof. Dr. Cüneyt Erenoğlu: “Günümüzde yeni medya hem popüler hem çok hızlı değişen bir alan”

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cüneyt Erenoğlu, konuşmasına 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü hatırlatarak başladı. Program çakışması nedeniyle çalıştaya fiziken katılamadığını belirten Prof. Dr. Erenoğlu, “Engelli ve dezavantajlı vatandaşlarımızın gününü kutluyorum. Çanakkale’den sevgi ve saygılarımı iletiyorum” dedi.

Prof. Dr. Erenoğlu, çağın baş döndürücü bir hızla değiştiğini vurgulayarak, özellikle bilgi, iletişim ve teknoloji alanlarındaki dönüşümün aile yapısını doğrudan etkilediğini söyledi.

Yeni medya teknolojilerinin bireylerin iletişim biçimlerinden toplumsal ilişkilere, çocuk ve gençlerin sosyal gelişiminden aile içi dinamiklere kadar geniş bir alanda etkili olduğunu kaydeden Prof. Dr. Erenoğlu, “Günümüzde yeni medya hem popüler hem çok hızlı değişen bir alan. Aile kurumunun üzerinde hem fırsatlar hem tehditler oluşturuyor. Bu dönüşümü bilimsel zeminde tartışmak ve çözüm üretmek artık toplumumuz için bir zorunluluk.” diye konuştu.

ÇOMÜ olarak yeni medya araştırmaları, dijital toplum, yapay zekâ, iletişim psikolojisi ve aile çalışmalarında aktif faaliyet yürüttüklerini belirten Prof. Dr. Erenoğlu, gençlerin medya okuryazarlığı, dijital etik ve güvenli iletişim konularında bilinçlendirilmesini önemsediklerini ve aileyi tehdit eden dijital riskler karşısında bilimsel temelli rehberlik modelleri geliştirme hedeflerinin de üniversitenin öncelikleri arasında olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Nazife Güngör: “Aileyi yeniden masaya yatırıp değerlendirmemiz gerekiyor”

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, dijitalleşmenin aile yapısı üzerindeki etkilerini değerlendirerek, “Bu yıl Aile Yılı. Aileyi yeniden masaya yatırıp değerlendirmemiz, toplum olarak, dünya olarak, insanlık olarak aileyi çekirdek yapı kabul eden anlayışımızı dijital çağ ışığında yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Dijital teknolojiler hayatımıza dahil olurken toplumdaki iletişim biçimlerini de dönüştürüyor. Bu dönüşüm tavırlarımızı, davranışlarımızı, değerlerimizi ve en önemlisi ilişkilerimizi yeniden şekillendiriyor.” dedi.

Prof. Dr. Güngör, sanal dünyanın artık hayatın ayrılmaz bir parçası olduğunu ancak reel dünya ile uyum sağlanamadığında bunun ciddi riskler doğurabileceğini belirterek, “Gerçek dünyanın yanı sıra artık hepimiz sanal dünyanın bireyleriyiz. İlişkilerimizi bir yandan da orada yürütüyoruz. Reel ve sanal dünyanın uyum içinde olması, bireysel ve toplumsal sağlığımız için büyük önem taşıyor. Aksi hâlde bireyin duygu, ruh ve zihinsel yapısında kaos oluşur; bu kaos aile yapısına, oradan da topluma ve nihayetinde dünyaya yayılır.” diye konuştu.

Tarihte teknolojilerin bir kısmı insanlığın başına dert oldu

Dijital teknolojilerin yanlış kullanımının yaratabileceği küresel risklere dikkat çeken Prof. Dr. Güngör, “Tarih boyunca insanlar yeni teknolojiler üretmiştir; fakat bu teknolojilerin bir kısmı insanlığın başına dert olmuştur. Atomun parçalanmasıyla büyük gelişmeler yaşandı ama atom bombası da üretildi ve kitlesel imhalar meydana geldi. Dijital teknolojilerin de benzer şekilde kaotik süreçlere yol açmaması için doğru felsefe ve doğru politikalar gereklidir.” ifadesinde bulundu.

Ailenin, bireyin karakterinin şekillendiği en temel yapı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Güngör, “Her birimiz bir aileye doğuyoruz. Orada bize yüklenen ilk kodlamalar kişiliğimizi oluşturuyor. Aile içi ilişkiler ne kadar pozitif olursa toplum da o kadar pozitif olur. Ancak negatif ilişkilerle büyüyen bireylerden kimseye hayır gelmez. Bu nedenle aile ilişkilerinin dengeli yürütülmesi ve dijital dünyanın bu ilişkileri uzaklaştırmaması için politikalar geliştirilmeli.” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Gül Esra Atalay: “İlk çalıştay 2019’da düzenlendi”

Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gül Esra Atalay, 2. Yeni Medya ve Aile Çalıştayı’nın açılışında yaptığı konuşmada, dijital çağın aile üzerindeki dönüşümünü değerlendirerek çalıştayın önemine vurgu yaptı. 2019’da düzenlenen ilk çalıştayın ortaya koyduğu güçlü ihtiyaçtan sonra, 2025’te daha kapsamlı ve derinlikli bir tartışma zemini oluşturduklarını belirten Prof. Dr. Atalay, “Son altı yılda dijitalleşme evlerimizin kapısından bir rüzgâr gibi girip fırtınaya dönüştü” dedi.

“Aile, dijital dünyanın tam ortasında şekilleniyor”

Prof. Dr. Atalay, yeni medyanın aile ilişkilerini çok yönlü biçimde etkilediğini ifade ederek, “Bir ebeveynle çocuğun göz göze bakışının arasına telefon ekranının girdiği, en mahrem anların bir tıkla tüm dünyaya yayıldığı, eşler arası iletişimin dijital kıskançlıkla yeniden şekillendiği bir çağdayız. Aile artık yalnızca dört duvar arasında yaşanmıyor; dijital dünyanın tam ortasında şekilleniyor.” diye konuştu.

Teknolojinin toplumsal yapıyı dönüştürme hızının arttığını belirten Prof. Dr. Atalay, çalıştayın temel amacının bu hızlı değişim içinde aileyi koruyacak çözüm önerilerini üretmek olduğunu söyledi.

“Aile Yılı’na güçlü bir katkı sunacağız”

Prof. Dr. Atalay, 2025’in “Aile Yılı” ilan edilmesinin önemine dikkat çekerek, “Dijital çağın hızını yavaşlatamayabiliriz ama aileyi güçlendirmek için durup düşünmeyi, birlikte üretmeyi, çözüm aramayı seçebilirizAile Yılı’na güçlü bir katkı sunacağız. Bugün burada ortaya konulacak ortak akıl, yarının daha güçlü aileleri için büyük bir adım olacak.” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Deniz Yengin, dijital teknolojilerin aile yaşamı üzerindeki etkilerine dikkat çekti

ÇOMÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Yengin, 2. Yeni Medya ve Aile Çalıştayı’nda yaptığı konuşmada, dijital teknolojilerin aile yaşamı üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Prof. Dr. Yengin, 2019 yılında yapılan ilk çalıştayın ardından Türkiye’de yeni medya bölümlerinin sayısının 20’den 70’e yükseldiğini hatırlatarak, “Bu durum, nitelikli dijital iletişimci yetiştirme zorunluluğunu beraberinde getiriyor” dedi.

Dijital bağımlılığın artık ekran bağımlılığına dönüştüğünü vurgulayan Prof. Dr. Yengin, çocukların sosyal medya ve hızlı içerik tüketimi nedeniyle sabır sorunları yaşadığını ve aile içi iletişimin bu süreçten ciddi şekilde etkilendiğini ifade etti.

Prof. Dr. Yengin, yapay zekâ kullanımına dair de uyarılarda bulunarak, “Çocuklar yapay zekâdan destek alıyor, bunu engelleyemeyiz; ancak doğru şekilde kullanmayı öğretmek zorundayız” dedi.

Toplu fotoğraf çekimi

Açılış konuşmalarının ardından toplu fotoğraf çekimi gerçekleştirildi. Çalıştayda, gün boyu sürecek olan ve eş zamanlı gerçekleştirilen oturumlarda; eşler arası iletişimden çocuk-ebeveyn ilişkisine, yapay zekâ destekli medya kültüründen aile değerlerine kadar uzanan geniş bir yelpazede, yeni medyanın aileye getirdiği zorluklar ve sunduğu fırsatlar masaya yatırılacak. Çalıştayın sonuç bildirgesinin önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşılması bekleniyor.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Haber Kaynağı : BEYAZ

Bu haber toplamda 6 kez okunmuştur.
Haber Detay x Reklam Alanı
BENZER HABERLER
Haber Detay x Reklam Alanı

Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir

Haber Detay x Reklam Alanı
Haber Detay x Reklam Alanı
PUAN DURUMU
O AV P
1 Galatasaray Galatasaray 14 29 33
2 Fenerbahçe Fenerbahçe 14 31 32
3 Trabzonspor Trabzonspor 14 25 31
4 Göztepe Göztepe 14 17 26
5 Samsunspor Samsunspor 14 20 25
6 Beşiktaş Beşiktaş 14 24 24
7 Gaziantep FK Gaziantep FK 14 21 22
8 Kocaelispor Kocaelispor 14 12 18
Tamamını Göster
15 Eyüpspor Eyüpspor 14 9 12
16 Kayserispor Kayserispor 14 14 12
17 Gençlerbirliği Gençlerbirliği 14 14 11
18 Karagümrük Karagümrük 14 13 8
O AV P
1 Pendikspor Pendikspor 15 29 32
2 Bodrum FK Bodrum FK 15 36 30
3 Amed Sportif Amed Sportif 15 33 29
4 Esenler Erokspor Esenler Erokspor 15 35 28
5 Erzurumspor Erzurumspor 15 28 26
6 Arca Çorum FK Arca Çorum FK 15 23 25
7 Iğdır FK Iğdır FK 15 23 25
8 Serik Belediyespor Serik Belediyespor 15 20 25
Tamamını Göster
17 Sarıyer Sarıyer 15 13 14
18 Manisa FK Manisa FK 15 21 13
19 Hatayspor Hatayspor 15 15 5
20 A.Demirspor A.Demirspor 15 11 -16
O AV P
1 Arsenal Arsenal 13 25 30
2 M.City M.City 14 32 28
3 Chelsea Chelsea 13 24 24
4 Aston Villa Aston Villa 13 16 24
5 Brighton Brighton 13 21 22
6 Sunderland Sunderland 13 17 22
7 M. United M. United 13 21 21
8 Liverpool Liverpool 13 20 21
Tamamını Göster
17 West Ham United West Ham United 13 15 11
18 Leeds United Leeds United 13 13 11
19 Burnley Burnley 13 15 10
20 Wolves Wolves 13 7 2
O AV P
1 Bayern Munih Bayern Munih 12 44 34
2 RB Leipzig RB Leipzig 12 22 26
3 B. Dortmund B. Dortmund 12 21 25
4 Leverkusen Leverkusen 12 28 23
5 Hoffenheim Hoffenheim 12 25 23
6 VfB Stuttgart VfB Stuttgart 12 21 22
7 E. Frankfurt E. Frankfurt 12 28 21
8 Freiburg Freiburg 12 19 16
Tamamını Göster
15 Wolfsburg Wolfsburg 12 14 9
16 FC Heidenheim FC Heidenheim 12 10 8
17 St. Pauli St. Pauli 12 10 7
18 Mainz 05 Mainz 05 12 11 6
O AV P
1 Barcelona Barcelona 15 42 37
2 Real Madrid Real Madrid 14 29 33
3 Villarreal Villarreal 14 29 32
4 Atletico Madrid Atletico Madrid 15 28 31
5 Real Betis Real Betis 14 22 24
6 Espanyol Espanyol 14 18 24
7 Getafe Getafe 14 13 20
8 Athletic Bilbao Athletic Bilbao 14 14 20
Tamamını Göster
17 Osasuna Osasuna 14 12 12
18 Girona Girona 14 13 12
19 Levante Levante 14 16 9
20 Real Oviedo Real Oviedo 14 7 9
O AV P
1 AC Milan AC Milan 13 19 28
2 SSC Napoli SSC Napoli 13 20 28
3 Inter Inter 13 28 27
4 Roma Roma 13 15 27
5 Como Como 13 19 24
6 Bologna Bologna 13 22 24
7 Juventus Juventus 13 17 23
8 Lazio Lazio 13 15 18
Tamamını Göster
17 Parma Parma 13 9 11
18 Pisa Pisa 13 10 10
19 Fiorentina Fiorentina 13 10 6
20 Verona Verona 13 8 6
O AV P
1 Lens Lens 14 24 31
2 PSG PSG 14 27 30
3 Marsilya Marsilya 14 35 29
4 Lille Lille 14 28 26
5 Rennes Rennes 14 24 24
6 Lyon Lyon 14 21 24
7 AS Monaco AS Monaco 14 26 23
8 Strasbourg Strasbourg 14 25 22
Tamamını Göster
15 Lorient Lorient 14 18 14
16 Nantes Nantes 14 12 11
17 Metz Metz 14 14 11
18 Auxerre Auxerre 14 8 9
O AV P
1 PSV Eindhoven PSV Eindhoven 14 44 37
2 Feyenoord Feyenoord 14 35 31
3 NEC Nijmegen NEC Nijmegen 14 36 24
4 Alkmaar Alkmaar 14 26 24
5 Ajax Ajax 14 25 23
6 FC Utrecht FC Utrecht 14 25 21
7 FC Twente FC Twente 14 22 20
8 FC Groningen FC Groningen 14 19 20
Tamamını Göster
15 FC Volendam FC Volendam 14 17 14
16 Heracles Heracles 14 22 13
17 NAC Breda NAC Breda 14 15 12
18 Telstar Telstar 14 16 10
Reklam Alanı x Site Geneli
Reklam Alanı x Site Geneli