Öğretmenliğe adanmış bir ömür: Serpil Yaşar’ın 50 yılı aşan eğitim yolculuğu - Videolu Haber
ADIYAMAN (PERRE) - Şeriban ÖZÇAKMAK - 50 yılı aşkın süredir eğitim camiasında yer alan Öğretmen Serpil Yaşar, mesleğine duyduğu bağlılığı ve öğretmenlik serüvenini anlattı.
Eğitim camiasında uzun yıllardır görev yapan Sınıf Öğretmeni Serpil Yaşar, 6 Şubat depremlerinin ardından yeniden Adıyaman'a dönerek Özel Egebil Koleji'nde öğretmenlik yapıyor. Mesleğini "özveri, vicdan ve sabır işi" olarak tanımlayan Yaşar, "Tekrar dünyaya gelsem yine öğretmen olurum" dedi. Yaşar, genç öğretmen adaylarına sabırlı olmalarını da tavsiye ederek, öğretmenliğin sevgi gerektiren bir meslek olduğunu vurguladı.
"Tekrar Dünyaya Gelsem Yine Öğretmen Olurum"
Meslek hayatının yaklaşık 20-22 yılının özel okullarda geçtiğini, sınıf öğretmenliğinin yanı sıra halkla ilişkiler sorumlusu, kurum müdürlüğü ve müdür yardımcılığı gibi birçok görev üstlendiğini kaydeden Yaşar, "Depremden önce Adıyaman'daydık, depremden sonra da buraya geldik. Burada, özel bir okulun müdürlüğünü yapmıştım. Daha sonra Mersin'e geçtik. 1973-74 Samsun Kızılköğretmen Okulu mezunuyum. 50 küsür yıldır öğretmenliğin içerisindeyim. Diplomamda öğretmen yazıyor. Bu yaşıma kadar öğretmenliğimle gurur duydum, şeref duydum, onore oldum. Yani, 'tekrar dünyaya gelsen, ne olacaksın' deseler, 'yine öğretmen olurum' derim. Aynı zamanda, mesleğimi büyük bir şevkle yapıyorum. Cumartesi-Pazar günlerini ve tatil günlerini hiç sevmiyorum. Okulun daima açık olmasını istiyorum. Bu sene 1. sınıfı okutuyorum, pırıl pırıl öğrencilerim var ve öğrencilerimin yarısından fazlası şu anda okumaya geçmiş durumdalar" dedi.

"Öğretmenlik Özveri ve Sabır İster"
Öğrencilere nasıl yaklaşılırsa benzer bir karşılık göreceklerini vurgulayan Yaşar, "Öğretmenlik bir özveri meselesi, vicdan meselesi ve sabır meselesi. Tabii bizler insanız, sinirlenmiyor muyuz, yerine göre sinirleniyoruz, üzülmüyor muyuz, yerine göre üzülüyoruz ama daima kendimizi frenliyoruz. Çünkü onlar çocuk ve mini mini kalpleri var. Onlara nasıl dokunursanız, size o şekilde cevap veriyorlar. Bugüne kadar başarılarımla övündüm, başarılarımla gurur duydum. Çok insan yetiştirdim, elimize gelen çocukları bir hamur gibi yoğuruyoruz, şekil veriyoruz ve vatana hayırlı bir evlat yetiştiriyoruz" ifadelerini kullandı.
"Hayatımın Sonuna Kadar Öğretmenlik Yapmak İstiyorum"
Yaşar, genç meslektaşlarına öğretmenliğin sadece bir meslek olmadığını hatırlatarak, "Genç arkadaşlara tavsiyem öğretmen olacaklarsa sabırlı olsunlar. Ama şimdiki gençlerimiz ne yazık ki biraz hazırcı ve biraz çabuk sıkılan kişiler. Bu meslek sabır isteyen ve sabrın sonunda gayet güzel olaylarla karşılaşılan bir meslek. Mesleğimi ve çocukları seviyorum, daha uzun yıllar çalışmak istiyorum. Yani tabiri caizse cenazem bu okuldan çıksın istiyorum. Bir öğretmen kızı olduğum için de gurur duyuyorum. Bu mesleği de herkese tavsiye ediyorum" dedi.

"Depremden Sonra Yaşanan Zorluklara Karşı Mücadele Ettik"
6 Şubat depremlerinin ardından Adıyaman'a döndüğünde öğrencilerin ciddi bir sendrom yaşadığını gözlemlediğini belirten Yaşar, "Tabii deprem öncesinde de ben Adıyaman ilçelerinden birinde müdürlük yapıyordum, oradan ayrıldıktan 3-4 ay sonra deprem oldu. Buraya tekrar döndüğümde Adıyaman'daki öğrencilerimizi gördüğümüzde, çocuklar bir sendrom yaşamışlardı. Çünkü Pandemi Dönemi'nden hemen sonra depremi yaşayan bu çocuklar gerçekten zor günler yaşadı. Ama biz bunları en az indirgemeye çalıştık. Ben geçen sene 4. sınıf okuttum, çok başarılı bir sınıf okuttum ve ilk günlerde çok zorlandım. Çünkü depremin üzerinden kısa bir süre geçmişti. ailesini kaybeden öğrencilerim vardı. Fakat öğrencilerime Allah tarafından gelen bir şeyle, tarif edemiyorum içten gelen olaylarla yaklaştık ve hepsi derslerinde çok başarılı oldu. Öğrencilerimize yaşadıklarını unutturamadık da unutturmaya çalıştık" dedi.
"Öğrencilerimizle Karşılıklı Güven Bağını Güçlendirdik"
Öğrencileriyle bir öğretmenden ziyade, aile bireyi veya arkadaş gibi yakın bir ilişki kurduğunu aktaran Yaşar, "Bu seneki öğrencilerimde çok fazla sendrom göremiyorum. Çünkü üzerinden yıllar geçti ve mükemmel velilerle beraber çalıştık. Ben öğrencilerime bir öğretmenden ziyade, bir anne, baba, anneanne, babaanne, hala, teyze; yerine göre amca, dayı gibi ya da arkadaş gibi davrandım. Öğrencilerim geliyorlar, sarılıyorlar. Dertlerine derman oluyoruz, bir şey olduğu zaman anlatıyorlar. Derslerimizde, depremle ilgili konularda yaşananların bir doğal afet olduğunu, hem manevi hem ekonomik hem de sağlık yönünden almamız gereken tedbirleri anlattık. Tabii her öğretmenin anlatım şekli farklı olsa da öğrenciler öğretmenlerini tanıdıkça daha çok sever ve böylece güven duygusunu oluşturduk. Ayrıca, yaşadıklarımız karşısında maneviyat yönümüzün kuvvetli olacağına dair bilgiler verince sendromu atlatmaya gayret ettik" ifadelerini kullandı.
Kaynak : PERRE
Haber Kaynağı : PERRE
Bu haber toplamda 9 kez okunmuştur.Yorum Ekle
E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir































































































