CHP Genel Başkan Yardımcısı Bağcıoğlu: ‘TSK siyasetten arındırılmalı, liyakat esas olmalı’ - Videolu Haber
ANKARA (PERRE) - Şeriban ÖZÇAKMAK - CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, , parti genel merkezinde düzenlediği aylık basın bilgilendirme toplantısında TSK'nın personel yapısından hava gücü projelerine, savunma san...
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, parti genel merkezinde düzenlediği aylık basın bilgilendirme toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin savunma ve güvenlik politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bağcıoğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin özlük haklarından hava gücü projelerindeki gecikmelere, savunma sanayisindeki yönetim anlayışından Doğu Akdeniz ve Karadeniz'deki risklere kadar geniş bir çerçevede açıklamalar yaptı.
Konuşmasına Manisa Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay'a geçmiş olsun dilekleriyle başlayan Bağcıoğlu, 11 Kasım'da Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen C-130 tipi askeri uçakta şehit olan 20 askerin acısının hâlâ taze olduğunu söyledi. Ulusal yas ilan edilmemesini eleştiren Bağcıoğlu, kazaya ilişkin kamuoyunun geç ve dağınık şekilde bilgilendirildiğini belirterek, bu durumun devlet ciddiyetiyle bağdaşmadığını ifade etti.
Bağcıoğlu, askeri kazalar ve kriz anlarında açıklamaların yalnızca Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılması gerektiğini vurgulayarak, kaza kırım sürecine ilişkin düzenli bilgilendirme yapılması ve nihai raporun kamuoyuyla paylaşılmasının zorunlu olduğunu dile getirdi. Hava lojistiğinde ciddi açıklar bulunduğunu belirten Bağcıoğlu, askeri havacılık sertifikasyon otoritesinin bir an önce kurulması gerektiğini söyledi.
Milli Güvenlik Politikası 7 Maddede Açıklandı
Bağcıoğlu, CHP'nin yeni dönem milli güvenlik yaklaşımını tek tek açıklayarak, şu ifadelere yer verdi:
Bu çerçevede Yedi Maddede özet olarak Milli Güvenlik Politika Yaklaşımımız
1. Siyasetin etkisinden uzak, profesyonel bir Türk Silahlı Kuvvetleri.
2. "Barışta caydıran, savaşta kazanan" bir silahlı kuvvetler yapısı.
3. Liyakata dayalı personel temin, eğitim, atama, terfi ve emeklilik sistemi oluşturulması.
4. Muvazzaf ve emekli personelin özlük ve sosyal haklarının korunması.
5. 15 Temmuz sonrası ortaya çıkan olumsuz dönüşümlerin düzeltilmesi.
6. Savunma sanayinde etkin, adil, denetlenebilir proje yönetimi ve kayırmacılıktan uzak personel politikaları uygulanması.
7. Şehit aileleri ve gazilerimizin tüm sorunlarının çözülmesidir.
"Savunma Sanayisinde İhracat Arttı"
Savunma sanayi ihracatının 2025 yılı itibarıyla tarihi seviyelere ulaştığını belirten Bağcıoğlu, ASELSAN, TUSAŞ, Baykar, Roketsan ve MKE'nin dünyanın en büyük 100 savunma şirketi arasına girmesinin önemli bir başarı olduğunu vurgulayarak, "Türkiye savunma sanayisinin gücünü dünya çapında tescilleyen beş Türk firması; 1975 yılında kurulan ASELSAN, ilk temelleri 1925'de atılan, bugünkü yapısı 1973'de oluşturulan Türk Havacılık ve Uzay Sanayii - TUSAŞ, 1984 yılında kurulan Baykar, 1988'de kurulan Roketsan ve 1950 yılında kurulan Makine Kimya Endüstrisi olup, bu şirketlerin tamamı dünyanın en büyük savunma şirketlerinin yer aldığı küresel ilk 100 listesine girerek hem teknolojik yetkinliklerini hem de uluslararası rekabet güçlerini açık şekilde ortaya koymuştur" ifadelerine yer verdi.
Hava Gücü ve Donanma Uyarısı
Son 22 yılda envantere giren F-16 sayısının yetersiz olduğunu dile getiren Bağcıoğlu, Eurofighter Typhoon'ların bir an önce Hava Kuvvetleri'ne kazandırılması gerektiğini söyledi. KAAN, Kızılelma ve ANKA-3 projelerinin hızlandırılması gerektiğini vurgulayan Bağcıoğlu, F-35 ve F-16 Blok 70 tedarik süreçlerinin de yeniden değerlendirilmesini istedi.
TCG Anadolu için F-35B seçeneğinin stratejik bir fırsat olduğunu belirten Bağcıoğlu, bu adımın Türkiye'ye denizden hava gücü kazandıracağını ifade etti.
Karadeniz, Doğu Akdeniz ve Yunanistan Vurgusu
Karadeniz'de tanker saldırılarını ve Doğu Akdeniz'de artan riskleri değerlendiren Bağcıoğlu, Türkiye'nin deniz ticareti ve enerji güvenliğinin ciddi tehdit altında olduğunu söyledi. Yunanistan'ın son dönemdeki açıklamalarını da tahrik edici olarak nitelendiren Bağcıoğlu, güven artırıcı önlemlerin samimiyet temelinde yürütülmesi gerektiğini kaydetti.
Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin uluslararası hukuktan doğan haklarını sahada da göstermesi gerektiğini vurgulayan Bağcıoğlu, "Mavi Vatan bir seçim sloganı değil, kalıcı bir devlet politikası olmalıdır" ifadelerini kullandı.
Kaynak : PERRE
Haber Kaynağı : PERRE
Bu haber toplamda 15 kez okunmuştur.Yorum Ekle
E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir































































































